6 Haz 2019. #1. Kur'ân-ı Kerim. Dünya Hayatı ile İlgili Ayetler. Dünya boş bir amaç uğruna yaratılmamıştır. - Biz gök ile yeri ve aralarındaki şeyleri, boş bir eğlence için yaratmadık. Eğer bir eğlence edinmek isteseydik, elbette onu katımızdan edinirdik. Yapacak olsaydık öyle yapardık (ENBİYA/16-17)
6- Cünüp Olarak Yemek Yemeyin! Rızkın kesilmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi cünüp yemek yemek veya cünüp dolaşmaktır. Kuranda zengin olmanın yolları ile ilgili araştırma yapan biri iseniz lütfen bu tavsiyeyi dikkate alınız. Aksi takdirde zengin olma yolları için uğraşırken boşa kürek çekmiş olursunuz.
Kuranda geçen gemi ile ilgili ayetler. "Onlar gemiye bindikleri zaman, dini yalnızca O'na 'halis kılan gönülden bağlılar' olarak, Allah'a yalvarıp yakarırlar. Ama onları karaya çıkarıp kurtarınca, hemen şirk koşarlar." 07.07.2009, 00:12. 11358.
Başkalarının Açıklarını Aramakla ilgili Ayetler Nelerdir. Buna istinaden, İnsanlar, yuvalarında, özel hayatlarından ve kendilerinden emin olarak yaşamalıdırlar. İslamiyette, suçluyu bulmada bile olsa, insanların ayıplarını aramaya ruhsat verilmemiştir. Kimsenin görmediği yerde işlenen suçtan, ayıptan, zan ve tahminlere
NurSuresi, 11. ayet: Doğrusu, uydurulmuş bir yalanla gelenler, sizin içinizden birlikte davranan bir topluluktur; siz onu kendiniz için bir şer saymayın, aksine o sizin için bir hayırdır. Onlardan her bir kişiye kazandığı günahtan (bir ceza) vardır. Onlardan (iftiranın) büyüğünü yüklenene ise büyük bir azap vardır.
cash. Kalp TanımıKalp kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;1. isim, anatomi Göğüs orta boşluğunda, iki akciğer arasında, vücudun her yanından gelen kirli kanı akciğerlere ve oradan gelen temiz kanı da vücuda dağıtan organ, yürek; “Bak ellerim nasıl titriyor, bak alnım nasıl yanıyor, bak kalbime nasıl çarpıyor.” – Y. K. Karaosmanoğlu 2. Kalp hastalığı; “Kalpten öldü.” 3. Sevgi, gönül 4. Bir ülkenin, bir kuruluşun işleyiş, yönetim ve varlığını sürdürme bakımından en önde gelen yeri 5. Duygu, his; “İnsanı tekrar, kalp ve fikir cennetine eriştirebilecek tek kudret kadındır.” – H. E. Adıvar 6. isim Bir durumdan başka bir duruma çevirme, dönüştürme 7. sıfat Düzme, sahte, geçmez para; “Aslı ile kalpı arasındaki farkı ancak o işin çilekeşleri bilir.” – O. V. Kanık 8. İşe yaramaz, tembel; “Kalp adam.” 9. Yalancı, kendine güvenilmeyen; “Kalp herifin biri bu…” – R. H. KarayKur’an-ı Kerim’de Kalp Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 7. Ayet; Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır. Onlar için büyük bir azap Sûresi 10. Ayet; Kalplerinde münafıklıktan kaynaklanan bir hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını artırmıştır. Söyledikleri yalana karşılık da onlara elem dolu bir azap Sûresi 74. Ayet; Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi; hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla yerinden kopup düşer. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz Sûresi 88. Ayet; “Kalplerimiz muhafazalıdır” dediler. Öyle değil. İnkarları sebebiyle Allah onları lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman Sûresi 93. Ayet; Hani, Tûr’u tepenize dikerek sizden söz almıştık, “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın; ona kulak verin” demiştik. Onlar, “Dinledik, karşı geldik” demişlerdi. İnkârları yüzünden buzağı sevgisi onların kalplerine sindirilmişti. Onlara de ki Tevrat’a beslediğinizi iddia ettiğiniz imanınızın size emrettiği şey ne kötüdür, eğer inanan kimselerseniz!Bakara Sûresi 97. Ayet; De ki “Her kim Cebrail’e düşman ise, bilsin ki o, Allah’ın izni ile Kur’an’ı; önceki kitapları doğrulayıcı, mü’minler için de bir hidayet rehberi ve müjde verici olarak senin kalbine indirmiştir.” Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 118. Ayet; Bilmeyenler, “Allah bizimle konuşsa, ya da bize bir mucize gelse ya!” derler. Bunlardan öncekiler de tıpkı böyle, bunların dedikleri gibi demişti. Onların kalpleri anlayışları birbirine benziyor. Biz âyetleri, kesin olarak inanacak bir toplum için Sûresi 204. Ayet; İnsanlardan öylesi de vardır ki, dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider. Bir de kalbindekine Sözünün özüne uyduğuna Allah’ı şahit tutar. Halbuki o düşmanlıkta en amansız Sûresi 225. Ayet; Allah sizi, kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz, fakat sizi kalplerinizin kazandığı bile bile yaptığınız yeminlerden sorumlu tutar. Allah çok bağışlayandır, halîmdir. Hemen cezalandırmaz, mühlet verirBakara Sûresi 235. Ayet; Vefat iddeti beklemekte olan kadınlara kendileri ile evlenmek istediğinizi üstü kapalı olarak anlatmanızda veya bu isteğinizi içinizde saklamanızda sizin için bir günah yoktur. Allah biliyor ki siz onlara bunu er geç mutlaka söyleyeceksiniz. Meşru sözler söylemeniz dışında sakın onlarla gizliden gizliye buluşma yönünde sözleşmeyin. Bekleme müddeti bitinceye kadar da nikah yapmaya kalkışmayın. Şunu da bilin ki Allah içinizden geçeni hakkıyla bilir. Onun için Allah’a karşı gelmekten sakının ve yine şunu da bilin ki Allah gerçekten çok bağışlayandır, halimdir. Hemen cezalandırmaz, mühlet verir. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 260. Ayet; Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. Allah ona “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır inandım ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”Bakara Sûresi 283. Ayet; Eğer yolculukta olur da bir yazıcı bulamazsanız, o zaman alınmış rehinler yeterlidir. Eğer birbirinize güvenirseniz kendisine güvenilen kimse emanetini borcunu ödesin ve Rabbi Allah’tan sakınsın. Bir de şahitliği gizlemeyin. Kim şahitliği gizlerse şüphesiz onun kalbi günahkârdır. Allah yaptıklarınızı hakkıyla bilendir. Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 7. Ayet; O, sana Kitab’ı indirendir. Onun Kur’an’ın bazı âyetleri muhkemdir, onlar kitabın anasıdır. Diğerleri de müteşabihdir. Kalplerinde bir eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onun olmadık yorumlarını yapmak için müteşabih âyetlerinin ardına düşerler. Oysa onun gerçek manasını ancak Allah bilir. İlimde derinleşmiş olanlar, “Ona inandık, hepsi Rabbimiz katındandır” derler. Bu inceliği ancak akıl sahipleri düşünüp İmrân Sûresi 8. Ayet; Onlar şöyle yakarırlar “Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.”Âl-i İmrân Sûresi 103. Ayet; Hep birlikte Allah’ın ipine Kur’an’a sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de o, kalplerinizi birleştirmişti. İşte onun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de o sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola İmrân Sûresi 118. Ayet; Ey iman edenler! Sizden olmayanlardan hiçbir sırdaş edinmeyin. Onlar size fenalık etmekten asla geri kalmazlar. Hep sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların kinleri konuşmalarından apaçık ortaya çıkmıştır. Kalplerinde gizledikleri ise daha büyüktür. Eğer düşünürseniz size âyetleri açıkladık. Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 119. Ayet; İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz halde sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü kalplerde olanı İmrân Sûresi 126. Ayet; Allah, bunu size sırf bir müjde olsun ve kalpleriniz bununla yatışsın diye yaptı. Yardım ve zafer ancak mutlak güç sahibi, hüküm ve hikmet sahibi Allah İmrân Sûresi 151. Ayet; Hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah’a ortak koştuklarından dolayı; inkâr edenlerin kalplerine korku salacağız. Barınakları da cehennemdir. Zalimlerin kalacakları yer ne İmrân Sûresi 154. Ayet; Sonra o kederin ardından Allah üzerinize içinizden bir kısmını örtüp bürüyen bir güven, bir uyku indirdi. Bir kısmınız da kendi canlarının kaygısına düşmüştü. Allah’a karşı cahiliye zannı gibi gerçek dışı zanda bulunuyorlar; “Bu işte bizim hiçbir dahlimiz yok” diyorlardı. De ki “Bütün iş, Allah’ındır.” Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar ve diyorlar ki “Bu konuda bizim elimizde bir şey olsaydı burada öldürülmezdik.” De ki “Evlerinizde dahi olsaydınız, üzerlerine öldürülmesi yazılmış bulunanlar mutlaka yatacakları öldürülecekleri yerlere çıkıp gideceklerdi. Allah bunu göğüslerinizdekini denemek, kalplerinizdekini arındırmak için yaptı. Allah göğüslerin özünü kalplerde olanı bilir.” Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 156. Ayet; Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu bu düşünceyi onların kalplerine bir hasret yarası olarak koydu. Allah yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı İmrân Sûresi 159. Ayet; Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, ona dayanıp güven. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri İmrân Sûresi 166/167. Ayetler; İki topluluğun ordunun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın izniyledir. Bu da mü’minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi münafıklara, “Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi de onlar, “Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik” dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi Sûresi 63. Ayet; Onlar, Allah’ın kalplerindekini bildiği kimselerdir. Öyleyse onlara aldırma. Onlara öğüt ver ve onlara, kendileri hakkında etkili ve güzel söz söyle. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 90. Ayet; Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelenler başka. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol yetki Sûresi 155. Ayet; Verdikleri sağlam sözü bozmalarından, Allah’ın âyetlerini inkar etmelerinden, peygamberleri haksız yere öldürmelerinden ve “kalplerimiz muhafazalıdır” demelerinden dolayı başlarına türlü belalar verdik. Onların kalpleri muhafazalı değildir, tam aksine inkarları sebebiyle Allah onların kalplerini mühürlemiştir. Artık onlar Sûresi 7. Ayet; Allah’ın üzerinizdeki nimetini ve “işittik, itaat ettik” dediğinizde ona verdiğiniz ve sizi kendisiyle bağladığı sağlam sözü hatırlayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah göğüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 13. Ayet; İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak tahrif edip değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. Ey Muhammed! İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever. Sponsorlu Bağlantılar Mâide Sûresi 41. Ayet; Ey Peygamber! Kalpten inanmadıkları halde ağızlarıyla “İnandık” diyenler münafıklar ile Yahudilerden küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar, Yahudiler yalan uydurmak için seni dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin ifade içindeki yerlerini bildikten sonra yerlerini değiştirir ve şöyle derler “Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah kimin azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın. Onlar, Allah’ın kalplerini temizlemeyi istemediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rüsvaylık, ahirette ise yine onlara büyük bir azap Sûresi 52. Ayet; İşte kalplerinde bir hastalık nifak bulunanların, “Başımıza bir felaketin gelmesinden korkuyoruz” diyerek onların arasında koşup durduklarını görürsün. Ama Allah yakın bir fetih veya katından bir emir getirir ve onlar içlerinde gizledikleri şeye nifaka pişman Sûresi 113. Ayet; Onlar, “İstiyoruz ki ondan yiyelim, kalplerimiz yatışsın. Senin bize doğru söylediğini bilelim ve ona, gözü ile görmüş şahitlerden olalım” Sûresi 25. Ayet; İçlerinden, Kur’an okurken seni dinleyenler de var. Onu anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler gereriz, kulaklarına ağırlık koyarız. Her türlü mucizeyi görseler de onlara inanmazlar. Hatta tartışmak üzere sana geldiklerinde inkâr edenler, “Bu Kur’an evvelkilerin masallarından başka bir şey değil” derler. Sponsorlu Bağlantılar En’âm Sûresi 43. Ayet; Hiç olmazsa onlara azabımız geldiği zaman yakarıp tövbe etselerdi ya… Fakat onu yapmadılar kalpleri katılaştı. Şeytan da yapmakta olduklarını zaten onlara süslü Sûresi 46. Ayet; De ki “Ne dersiniz, eğer Allah sizin kulağınızı ve gözlerinizi alır, kalplerinizi de mühürlerse, Allah’tan başka onu size geri getirecek ilah kimmiş?” Bak, biz âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz, sonra onlar nasıl yüz çeviriyorlar? Sponsorlu Bağlantılar En’âm Sûresi 110. Ayet; Biz onların kalplerini ve gözlerini ters döndürürüz de ilkin ona iman etmedikleri gibi mucize geldikten sonra da inanmazlar ve yine onları azgınlıkları içinde bırakırız da bocalar Sûresi 113. Ayet; Bir de şeytanlar, ahirete inanmayanların gönülleri bu yaldızlı sözlere meyletsin, onlardan hoşlansınlar ve işleyecekleri günahları işlesinler diye bu fısıldamayı yaparlar.A’râf Sûresi 43. Ayet; iz onların kalplerinde kin namına ne varsa söküp attık. Altlarından da ırmaklar akar. “Hamd, bizi buna eriştiren Allah’a mahsustur. Eğer Allah’ın bizi eriştirmesi olmasaydı, biz hidayete ermiş olamazdık. Andolsun Rabbimizin peygamberleri bize hakkı getirmişler” derler. Onlara, “İşte yaptığınız iyi işler sayesinde kendisine varis kılındığınız cennet!” diye Sûresi 100. Ayet; Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da öncekiler gibi günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı Sûresi 101. Ayet; İşte memleketler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah kafirlerin kalplerini işte böyle Sûresi 179. Ayet; Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulakları olup da bunlarla işitmeyen birçoklarını cehennem için var ettik. İşte bunlar hayvanlar gibi, hatta daha da aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerin ta Sûresi 2. Ayet; Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. Onun âyetleri kendilerine okunduğu zaman bu onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül Sûresi 10. Ayet; Allah bunu, sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 11. Ayet; Hani Allah kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur Sûresi 12. Ayet; Hani Rabbin meleklere, “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat verin. Ben kafirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına” diye Sûresi 24. Ayet; Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman, Allah’ın ve Resûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki, Allah kişi ile kalbi arasına girer. Yine bilin ki, onun huzurunda Sûresi 43. Ayet; Hani Allah sana onları uykunda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşerdiniz ve o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah sizi bunlardan kurtardı. Çünkü o, göğüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 49. Ayet; Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler, “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı. Halbuki kim Allah’a tevekkül ederse hiç şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 62/63. Ayetler; Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 70. Ayet; Ey Peygamber! Elinizdeki esirlere söyle Eğer Allah kalplerinizde iman, ihlas, iyi niyet gibi bir hayır olduğunu bilirse sizden alınan fidyeden daha hayırlısını size verir ve sizi bağışlar. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet Sûresi 8. Ayet; Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, ne akrabalık bağlarını, ne de antlaşma yükümlülüğünü gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık Sûresi 14/15. Ayetler; Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size yardım etsin, mü’min topluluğun gönüllerini ferahlatsın ve onların kalplerindeki öfkeyi gidersin. Allah dilediğinin tövbesini kabul eder. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Sûresi 45. Ayet; Ancak Allah’a ve ahiret gününe inanmayan, kalpleri şüpheye düşüp kendileri de o şüphelerinin içinde bocalayan kimseler senden izin Sûresi 60. Ayet; Sadakalar zekatlar, Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla özgürlüğüne kavuşturulacak köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Sûresi 64. Ayet; Münafıklar, kalplerinde olan şeyleri, yüzlerine karşı açıkça haber verecek bir sûrenin üzerlerine indirilmesinden çekinirler. De ki “Siz alay ede durun! Allah, çekindiğiniz o şeyi ortaya çıkaracaktır.”Tevbe Sûresi 77. Ayet; Allah’a verdikleri sözü tutmadıkları ve yalan söyledikleri için o da kalplerine, kendisiyle karşılaşacakları güne kadar sürecek bir nifak Sûresi 87. Ayet; Onlar geride kalan kadın ve çocuklarla birlikte olmaya razı oldular ve kalpleri mühürlendi. Artık onlar Sûresi 93. Ayet; Sorumluluk ancak, zengin oldukları halde senden izin isteyenleredir. Bunlar, geri kalan kadınlarla birlikte olmaya razı oldular. Allah ta kalplerini mühürledi. Artık onlar Sûresi 110. Ayet; Kurmuş oldukları binaları, ölüp de kalpleri paramparça olmadıkça yüreklerinde sürekli bir kuşku olarak kalmaya devam edecektir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Sûresi 117. Ayet; Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri egrilmege yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz O, onlara çok şefkatli ve çok Sûresi 125. Ayet; Kalplerinde hastalık olanların ise, pisliklerine pislik katmış küfürlerini artırmış, böylece kâfir olarak ölüp Sûresi 127. Ayet; Bir sûre indirildi mi, “Sizi bir kimse görüyor mu?” diye birbirlerine göz ederler, sonra da sıvışıp giderler. Anlamayan bir toplum olmalarından dolayı, Allah onların kalplerini Sûresi 57. Ayet; Ey insanlar! İşte size Rabbinizden bir öğüt, kalplere bir şifâ ve inananlar için yol gösterici bir rehber ve rahmet olan Kur’an Sûresi 74. Ayet; Sonra, onun ardından birçok peygamberi kendi toplumlarına gönderdik. Onlara apaçık mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta oldukları şeye inanacak değillerdi. İşte biz haddi aşanların kalplerini böylece Sûresi 88. Ayet; Mûsâ şöyle dedi “Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun’a ve onun ileri gelenlerine dünya hayatında nice zinet ve mallar verdin. Ey Rabbimiz, yolundan saptırsınlar diye mi? Ey Rabbimiz, sen onların mallarını silip süpür ve kalplerine darlık ver, çünkü onlar elem dolu azabı görünceye kadar iman etmezler.”Hûd Sûresi 5. Ayet; İyi bilin ki onlar, O’ndan gizlenmek için, kalplerindeki düşmanlığı gizliyorlar. Yine iyi bilin ki, elbiselerine büründükleri zaman bile, Allah onların gizlediklerini de, açığa vurduklarını da bilir. Çünkü O, göğüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 23. Ayet; İman edip, salih ameller işleyen ve Rablerine gönülden bağlananlara gelince, işte onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedi Sûresi 28. Ayet; Onlar, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur Sûresi 37. Ayet; “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bazısını, senin kutsal evinin Kâbe’nin yanında ekin bitmez bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için böyle yaptım. Sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meylettir, onları ürünlerden rızıklandır, umulur ki şükrederler.”İbrâhîm Sûresi 43. Ayet; O gün başlarını dikerek çağırıldıkları yere doğru koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de Sûresi 12. Ayet; Aynı şekilde onların tutumlarına uygun olarak biz onu suçluların kalbine Sûresi 47. Ayet; Biz onların kalplerindeki kini söküp attık. Artık onlar sedirler üzerinde, kardeşler olarak karşılıklı Sûresi 22. Ayet; Sizin ilahınız tek bir ilahtır. Ahirete inanmayanların kalpleri bunu inkâr etmekte, kendileri de büyüklük Sûresi 78. Ayet; Allah sizi, analarınızın karnından siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı. Şükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler Sûresi 108. Ayet; İşte onlar, Allah’ın; kalplerini, kulaklarını ve gözlerini mühürlediği kimselerdir. İşte onlar gafillerin ta Sûresi 36. Ayet; Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü kulak, göz ve kalp, bunların hepsi ondan Sûresi 46. Ayet; Kur’an’ı anlamamaları için kalpleri üzerine perdeler, kulaklarına da ağırlık koyarız. Kur’an’da ibadete layık ilah olarak sadece Rabbini andığın zaman arkalarına dönüp Sûresi 51. Ayet; “Yahut aklınızca, diriltilmesi daha da imkansız olan başka bir varlık olun, yine de diriltileceksiniz.” Diyecekler ki “Peki bizi hayata tekrar kim döndürecek?” De ki “Sizi ilk defa yaratan”. Bunun üzerine başlarını sana alaylı bir tarzda sallayacaklar ve “Ne zamanmış o?” diyecekler. De ki “Yakın olsa gerek!”Kehf Sûresi 14/15. Ayetler; Kalkıp da, “Rabbimiz, göklerin ve yerin Rabbidir. Ondan başkasına asla ilah demeyiz. Yoksa andolsun ki saçma bir söz söylemiş oluruz. Şunlar, şu kavmimiz, ondan başka tanrılar edindiler. Onlar hakkında açık bir delil getirselerdi ya! Artık kim Allah’a karşı yalan uydurandan daha zalimdir?” dediklerinde onların kalplerine kuvvet Sûresi 28. Ayet; Sabah akşam Rablerine, O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya hayatının zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ayırma. Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere boyun Sûresi 57. Ayet; Kim, kendisine Rabbinin âyetleri hatırlatılıp da onlardan yüz çeviren ve elleriyle yaptığını unutandan daha zalimdir? Şüphesiz biz, onu anlamamaları için, kalplerine perdeler gerdik, kulaklarına da ağırlıklar koyduk. Sen onları hidayete çağırsan da artık ebediyen hidayet Sûresi 2/3. Ayetler; Rab’lerinden kendilerine yeni bir öğüt bir uyarı gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular “Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?”Hac Sûresi 32. Ayet; Bu böyle. Her kim de Allah’ın nişanelerini kurbanlıklarını yüceltirse şüphesiz ki bu kalplerin takvasından Allah’a karşı gelmekten sakınmasından Sûresi 35. Ayet; Onlar, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperen, başlarına gelen musibetlere sabreden, namazı dosdoğru kılan ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden Allah yolunda harcayan Sûresi 46. Ayet; Yeryüzünde gezip dolaşmadılar mı ki, düşünecek kalpleri, işitecek kulakları olsun? Dolaştılar, ama ibret almadılar. Çünkü gerçekte gözler değil, göğüslerdeki kalpler kalp gözleri kör Sûresi 53. Ayet; Allah şeytanın verdiği bu vesveseyi, kalplerinde hastalık bulunanlar ile kalpleri katı olanlara bir imtihan vesilesi kılmak için böyle yapar. Hiç şüphesiz ki o zalimler derin bir ayrılık Sûresi 54. Ayet; Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak olduğunu bilsinler, böylece ona iman etsinler ve sonuçta da kalpleri ona saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah iman edenleri doğru yola Sûresi 60. Ayet; Rabblerine dönecekleri için verdiklerini kalpleri ürpererek verenler,Mü’minûn Sûresi 63. Ayet; Ancak kafirlerin kalbleri bu Kur’an’a karşı bir gaflet içindedir. Onların bundan başka yapageldikleri birtakım kötü işleri de Sûresi 78. Ayet; Halbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!Nûr Sûresi 36/37. Ayetler; Allah’ın, yüceltilmesine ve içlerinde adının anılmasına izin verdiği evlerde hiçbir ticaretin ve hiçbir alış verişin kendilerini, Allah’ı anmaktan, namazı kılmaktan, zekatı vermekten alıkoymadığı birtakım adamlar buralarda sabah akşam O’nu tesbih ederler. Onlar, kalplerin ve gözlerin dikilip kalacağı bir günden Sûresi 50. Ayet; Kalplerinde bir hastalık mı var, yoksa şüphe ve tereddüde mi düştüler? Yoksa Allah ve Resûlünün kendilerine karşı zulüm ve haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? Hayır, işte onlar asıl Sûresi 32. Ayet; İnkar edenler, “Kur’an ona bir defada toptan indirilseydi ya!” dediler. Biz Kur’an’la senin kalbini pekiştirmek için onu böyle kısım kısım indirdik ve onu ağır ağır Sûresi 89. Ayet; “Allah’a arınmış bir kalp ile gelen başka.”Şuarâ Sûresi 193/195. Ayetler; Uyarıcılardan olasın diye onu güvenilir Ruh Cebrail senin kalbine apaçık Arapça bir dil ile Sûresi 200. Ayet; İşte böylece biz onu Kur’an’ı suçluların kalbine Sûresi 74. Ayet; Şüphesiz senin Rabbin onların kalplerinin gizlediği şeyleri de, açığa çıkardıklarını da mutlaka Sûresi 10. Ayet; Mûsâ’nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz çocuğu ile ilgili sözümüze inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu Sûresi 69. Ayet; Rabbin, onların sinelerinin gizlediğini de açığa vurduklarını da Sûresi 10. Ayet; İnsanlardan öyleleri vardır ki, “Allah’a inandık” derler. Ama Allah uğrunda bir ezaya uğratılınca insanlardan gördükleri baskı ve işkenceyi Allah’ın azabı gibi tutar. Andolsun, Rabbinden bir yardım gelecek olsa mutlaka, “Biz de sizinle beraberdik” derler. Allah, herkesin kalbinde olanı en iyi bilen değil midir?Ankebût Sûresi 49. Ayet; Hayır, o, kendilerine ilim verilenlerin kalplerindeki apaçık âyetlerdir. Bizim âyetlerimizi ancak zalimler inkâr Sûresi 59. Ayet; Allah, bilmeyenlerin kalplerini işte böyle Sûresi 23. Ayet; Kim inkar ederse, onun inkarı seni üzmesin. Onların dönüşleri ancak bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah göğüslerin içindekini kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 9. Ayet; Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!Ahzâb Sûresi 4. Ayet; Allah, hiçbir adamın içine iki kalp koymamıştır. Kendilerine zıhâr yaptığınız eşlerinizi de anneleriniz yapmamıştır. Yine evlatlıklarınızı da öz çocuklarınız gibi kılmamıştır. Bu sizin ağızlarınızla söylediğiniz fakat gerçekliği olmayan sözünüzdür. Allah ise gerçeği söyler ve doğru yola Sûresi 5. Ayet; Onları babalarına nispet ederek çağırın. Bu Allah katında daha doğru ve adaletlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, onlar sizin din kardeşleriniz ve dostlarınızdır. Hata ile yaptığınız bir işte size hiçbir günah yoktur. Fakat kasten yaptığınız şeylerde size günah vardır. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet Sûresi 10. Ayet; Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda Sûresi 12. Ayet; Hani münafıklar ve kalplerinde hastalık olanlar, “Allah ve Resülü bize, ancak aldatmak için vaadde bulunmuşlar” Sûresi 26. Ayet; Allah kitap ehlinden olup müşriklere yardım edenleri kalelerinden indirdi ve kalplerine büyük bir korku saldı. Siz onların bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da esir Sûresi 32. Ayet; Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız erkeklerle konuşurken sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık kötü niyet olan kimse ümide kapılmasın. Güzel ve doğru söz Sûresi 51. Ayet; Ey Muhammed! Bunlardan hanımlarından dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın olması, üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah kalplerinizdekini bilir. Allah hakkıyla bilendir, halimdir. Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.Ahzâb Sûresi 53. Ayet; Ey iman edenler! Yemek için çağrılmaksızın ve yemeğin pişmesini beklemeksizin vakitli vakitsiz Peygamber’in evlerine girmeyin, çağrıldığınız zaman girin. Yemeği yiyince de hemen dağılın. Sohbet için beklemeyin. Çünkü bu davranışınız Peygamber’i rahatsız etmekte, fakat o sizden de çekinmektedir. Allah ise gerçeği söylemekten çekinmez. Peygamberin hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Böyle davranmanız hem sizin kalpleriniz ,hem de onların kalpleri için daha temizdir. Allah’ın Resûlüne rahatsızlık vermeniz ve kendisinden sonra hanımlarını nikahlamanız ebediyyen söz konusu olamaz. Çünkü bu Allah katında büyük bir Sûresi 60/61. Ayetler; Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar tuttukları yoldan vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da bundan sonra orada lanete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde Sûresi 23. Ayet; Allah katında, onun izin verdiği kimseden başkasının şefaati yarar sağlamaz. Şefaat için izin verilip de kalplerinden korku giderilince birbirlerine, “Rabbiniz ne söyledi?” diye sorarlar. Onlar da “Gerçeği” diye cevap verirler. O yücedir, Sûresi 48. Ayet; De ki “Şüphesiz Rabbim gerçeği ortaya koyar. O gaybleri hakkıyla bilendir.”Fâtır Sûresi 38. Ayet; Şüphesiz Allah göklerin ve yerin gaybını bilendir. Şüphesiz o, gögüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 84. Ayet; Hani o, Rabbine temiz bir kalple Sûresi 7. Ayet; Eğer inkar ederseniz şüphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç değildir. Ama kullarının inkar etmesine razı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için buna razı olur. Hiçbir günahkâr başka bir günahkârın yükünü yüklenmez. Sonra dönüşünüz ancak Rabbinizedir. O da size yaptıklarınızı haber verir. Çünkü O göğüslerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 22. Ayet; Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık Sûresi 23. Ayet; Allah sözün en güzelini; âyetleri, güzellikte birbirine benzeyen ve hükümleri, öğütleri, kıssaları tekrarlanan bir kitap olarak indirmiştir. Rablerinden korkanların derileri vücutları ondan dolayı gerginleşir. Sonra derileri de vücutları da kalpleri de Allah’ın zikrine karşı yumuşar. İşte bu Kur’an Allah’ın hidayet rehberidir. Onunla dilediğini doğru yola iletir. Allah kimi saptırırsa artık onun için hiçbir yol gösterici Sûresi 45. Ayet; Allah bir tek ilah olarak anıldığında ahirete inanmayanların kalpleri daralır. Allah’tan başkaları ilahları anıldığında bakarsın Sûresi 18. Ayet; Yaklaşmakta olan gün konusunda onları uyar. O gün yürekler gam ve tasa ile dolu, sanki gırtlaklara dayanmıştır. Zalimlerin ne sıcak bir dostu, ne de sözü dinlenir bir şefaatçisi Sûresi 35. Ayet; Onlar kendilerine gelmiş hiçbir delil olmaksızın, Allah’ın âyetleri hakkında tartışan kimselerdir. Bu ise Allah katında ve iman edenler katında büyük öfke ve gazap gerektiren bir iştir. Allah, her kibirli zorbanın kalbini işte böyle Sûresi 5. Ayet; Dediler ki “Ey Muhammed! Bizi çağırdığın şeye karşı kalplerimiz örtüler içerisindedir. Kulaklarımızda bir ağırlık, seninle bizim aramızda da bir perde vardır. O halde sen istediğini yap, şüphesiz biz de istediğimizi yapacağız.”Şûrâ Sûresi 24. Ayet; Yoksa “Yalan uydurup Allah’a iftira etti” mi diyorlar. Eğer Allah dilerse senin kalbini mühürler. Allah bâtılı yok eder, hakkı sözleriyle gerçekleştirir. Şüphesiz O, göğüslerin özünü kalplerde olanları hakkıyla Sûresi 23. Ayet; Nefsinin arzusunu ilah edinen, Allah’ın; halini bildiği için saptırdığı ve kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ düşünüp ibret almayacak mısınız?Ahkâf Sûresi 26. Ayet; Andolsun, size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. Çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları şey onları Sûresi 16. Ayet; Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman alay ederek, kendilerine bilgi verilmiş olanlara, “Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan Sûresi 20. Ayet; İnananlar, “Keşke bir sûre indirilse!” derler. Fakat hükmü apaçık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince; kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığına girmiş kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek Sûresi 24. Ayet; Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?Muhammed Sûresi 29. Ayet; Yoksa, kalplerinde hastalık olanlar Allah’ın, kinlerini ortaya çıkarmayacağını mı sandılar?Fetih Sûresi 4. Ayet; O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet Sûresi 11. Ayet; Bedevîlerin savaştan geri bırakılanları sana, “Bizi mallarımız ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki “Allah sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, ona karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.”Fetih Sûresi 12. Ayet; Ey münafıklar! Siz aslında, Peygamberin ve inananların bir daha ailelerine geri dönmeyeceklerini sanmıştınız. Bu, sizin gönüllerinize güzel gösterildi de kötü zanda bulundunuz ve helaki hak eden bir kavim Sûresi 18/19. Ayetler; Şüphesiz Allah, ağaç altında sana bîat ederlerken inananlardan hoşnut olmuştur. Gönüllerinde olanı bilmiş, onlara huzur, güven duygusu vermiş ve onlara yakın bir fetih ve elde edecekleri birçok ganimetler nasip etmiştir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 26. Ayet; Hani inkar edenler kalplerine taassubu, cahiliye taassubunu yerleştirmişlerdi. Allah ise, Peygamberine ve inananlara huzur ve güvenini indirmiş ve onların takva Allah’a karşı gelmekten sakınma sözünü tutmalarını sağlamıştı. Zâten onlar buna lâyık ve ehil idiler. Allah her şeyi hakkıyla Sûresi 3. Ayet; Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ Allah’a karşı gelmekten sakınma konusunda sınadığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat Sûresi 7. Ayet; Bilin ki, aranızda Allah’ın elçisi bulunmaktadır. Eğer o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve İslam’ın emirlerine karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta Sûresi 14. Ayet; Bedevîler “İman ettik” dediler. De ki “İman etmediniz. Öyle ise, “iman ettik” demeyin. “Fakat boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize girmedi. Eğer Allah’a ve Peygamberine itaat ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”Kâf Sûresi 32/33. Ayetler; Onlara söyle denir “Iste bu, size dünyada vaad edilmekte olan seydir. O, her tövbe eden, onun emrini gözeten için, görmedigi halde sirf saygidan dolayi Rahmân’dan korkan ve O’na yönelmis bir kalp ile gelen kimseler içindir.”Kâf Sûresi 37. Ayet; Şüphesiz bunda, aklı olan yahut hazır bulunup kulak veren kimseler için bir öğüt Sûresi 16. Ayet; İman edenlerin Allah’ı zikretmekten ve inen haktan dolayı kalplerinin saygı ile ürpermesinin zamanı gelmedi mi? Daha önce kendilerine kitap verilip de, üzerinden uzun zaman geçen, böylece kalpleri katılaşanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu fasık Sûresi 27. Ayet; Sonra bunların peşinden ardarda peygamberlerimizi gönderdik. Onların arkasından da Meryem oğlu İsa’yı gönderdik, ona İncil’i verdik ve kendisine uyanların kalplerine şefkat ve merhamet duygusu koyduk. Kendiliklerinden icat ettikleri ruhbanlığa gelince; biz onu onlara farz kılmamıştık. Allah’ın rızasını kazanmak için onu kendileri icat etmişlerdi. Fakat ona da gereği gibi uymadılar. Biz de içlerinden iman edenlere mükafatlarını verdik. Fakat onlardan birçoğu da fasık Sûresi 22. Ayet; Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah’a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. İşte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, Allah’ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta Sûresi 2. Ayet; O, kitap ehlinden inkar edenleri ilk toplu sürgünde yurtlarından çıkarandır. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız. Onlar da kalelerinin, kendilerini Allah’tan koruyacağını sanmışlardı. Ama Allahın emri onlara ummadıkları yerden geldi. O, yüreklerine korku düşürdü. Öyle ki, evlerini hem kendi elleriyle, hem de mü’minlerin elleriyle yıkıyorlardı. Ey basiret sahipleri ibret Sûresi 10. Ayet; Onlardan sonra gelenler ise şöyle derler “Ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin tutturma! Ey Rabbimiz! Şüphesiz sen çok esirgeyicisin, çok merhametlisin.”Haşr Sûresi 14. Ayet; Onlar müstahkem kaleler içinde veya duvarlar arkasında olmadan sizinle toplu halde savaşmazlar. Kendi aralarındaki çekişmeleri şiddetlidir. Sen onları toplu sanırsın. Halbuki kalpleri darmadağınıktır. Bu, onların akılları ermez bir topluluk Sûresi 5. Ayet; Hani Mûsâ kavmine, “Ey kavmim! Allah’ın size gönderdiği peygamberi olduğumu bilip durduğunuz halde niçin bana eziyet ediyorsunuz?” demişti. Onlar yoldan sapınca, Allah da kalplerini doğru yoldan saptırdı. Allah fasıklar topluluğunu hidayete Sûresi 3. Ayet; Bu, onların önce iman edip sonra inkar etmeleri, bu yüzden de kalplerine mühür vurulması sebebiyledir. Artık onlar Sûresi 11. Ayet; Allah’ın izni olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanırsa, Allah onun kalbini doğruya iletir. Allah her şeyi hakkıyla Sûresi 4. Ayet; Ey peygamber’in eşleri! Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz, ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Peygamber’e karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih mü’minler de. Bunlardan sonra melekler de ona arka Sûresi 13. Ayet; Sözünüzü gizleyin, yahut onu açığa vurun; fark etmez. Şüphesiz Allah, sinelerin özünü kalplerde olanı hakkıyla Sûresi 23. Ayet; De ki “O, sizi yaratan ve size kulaklar, gözler ve kalpler verendir. Ne kadar da az şükrediyorsunuz!”Müddessir Sûresi 31. Ayet; Biz, cehennemin görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkar edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve mü’minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, “Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi” desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir Sûresi 8. Ayet; O gün birtakım kalpler tedirginlik içinde şiddetle Sûresi 14. Ayet; Hayır hayır! Doğrusu onların kazanmakta oldukları kalplerini Sûresi 6/7. Ayetler; O, Allah’ın, yüreklere işleyen tutuşturulmuş Sûresi 1/6. Ayetler; De ki “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlah’ına sığınırım.”
Hz. Muhammed Efendimiz Hakkında Ayetler, peygamberimiz ile ilgili ayetler nelerdir? Kuranda peygaberimiz ile ilgili geçen ayetler. Kutlu doğum haftasına yaklaştığımız şu günlerde Kur’an-ı Kerim’de peygamber efendimizden bahsedilen ayetleri derleyip topladık. Bütün kardeşlerimize selam olsun, kutlu doğumu mübarek olsun, bu vesileyle peygamber efendimize itaat hususunda bizlere akıl fikir versin. • Hz Muhammed Güzel Ahlak Örneği Olarak Gönderilmiştir "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin" Kalem 4 "Ant olsun, Allah 'ın resulünde sizin için… güzel bir örnek vardır" Azhab 21 "Nitekim biz size, ayetlerimizi okuyacak, sizi kötülükten arıtacak, size kitabı ve hikmeti ve bilmediklerinizi bildirecek, aranızdan bir peygamber gönderdik" Bakara 151 "Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmiş olur Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik! "Nisa 80 "De ki, Ey insanlar, şüphesiz ben göklerin ve yerin yaratıcısı ve sahibi olan ve kendisinden başka tanrı bulunmayan, hem dirilten hem öldüren Allah'ın sizin için görevlendirdiği peygamberim Sizler de Allah a ve O'nun okuyup yazması olmayan, Allah a ve sözlerine inanmış olan Peygamberlerine inanın, ona uyun ki, doğru yolu bulabilesiniz"Araf 158 -> "Mevlid kandili hakkında kuranda ayet var mı?" sorusunun cevabı için Tıklayınız. • Hz Muhammed Güvenilir Bir İnsandı "…Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!" Şura 15 "Onlar seni yalanlamıyorlar, fakat o zalimler Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlar"Enam 33 "Onlar emanetlerini ve sözlerini yerine getirirler"Mümin 8 "Bir peygambere emanete hıyanet yaraşmaz, kim emanete ihanet ederse, kıyamet günü hainlik ettiği şeyin günahı boynuna asılı olarak gelir"Ali İmran 161 • Hz Muhammed Merhametliydi "Ey Muhammed! Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik"Enbiya 107 "Ant olsun ki size kendinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir O, size çok düşkün; müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir" Tevbe 128 "…Onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi… Onları affet, bağışlanmaları için dua et…"Ali İmran 159 • Hz Muhammed Hakkı Gözetirdi "…Eğer hükmedecek olursan aralarında adaletle hükmet Çünkü Allah adil olanları sever"Maide 42 • Hz Muhammed Sabırlıydı "…Şüphe yok ki Allah sabredenlerle beraberdir"Bakara 153 "…Allah sabredenleri sever"Ali İmran 146 "Ey Muhammed O halde yüksek azim sahibi peygamberlerin sabretmesi gibi sabret…"Ahkaf 35 "Onların… söylediklerine katlan ve onlardan güzellikle ayrıl"Müzemmil 10 • Hz Muhammed Verdiği Sözde Dururdu "Ey iman edenler! Allah ve insanlar arasında verdiğiniz söz ve bağlantılarınızı yerine getiriniz"Maide 1 "Verdiğiniz sözleri yerine getiriniz Çünkü söz veren sözünden sorumludur"İsra 34 "Bir de anlaşma yaptığınız zaman Allah'ın ahdini yerine getirin Yeminleri sağlam bağladıktan sonra onları bozmayın…"Nahl 91 • Hz Muhammed Hoşgörülüydü "Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir"Şura 43 "Sen suçları bağışla, iyi şeyleri buyur ve cahillerden yüz çevir"Araf 199 "Onlar bollukta ve darlıkta harcayıp yedirenler, öfkelerini yenenler, insanların kusurlarını bağışlayanlardır Allah iyilik edenleri sever"Ali İmran 134 • Hz Muhammed Zamanı İyi Değerlendirirdi "Öyleyse bir işi bitirince diğerine koyul…"İnşirah 7-8 "Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur…"Necm 39 • Hz Muhammed Danışarak İş Yapardı "…Onların işleri aralarında danışma iledir"Şura 38 "…iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi, Allah a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever"Ali İmran 159
Kur’an-ı Kerim’de geçen eski toplumlar ile ilgili kudretli, ibretli, önemli kitabı Kur’an-ı Kerim’de toplumlar ile ilgili kudretli, ibretli, önemli anlatımlar var. Toplumların vasıflarından bahsedilir, gazaba uğramalarına dikkat çekilir. Öncelikle bir toplum epistemolojisi ve ontolojisi ortaya konur. Kur’an epistemolojisinde toplum, çok geniş bir kavramlar yelpazesinden meydana gelir. Ümmet, kavim, taife, ashap, hizip, millet, fırka, ehli kitap, ehli Medine, Dar’us Selam gibi kavramlar etrafında çeşitli gruplar, toplumsal kesimler ve tabakalar anlatılır. Hem betimler yapılır hem de çeşitli normlarla uyarılır. Ölçme ve tartma, adap ve haya, savaş ve yenilgi tutumlarından bahsedilir. Medyen, Hud, Nuh toplumu gibi somut toplumlardan bahsedilir. Kureyş ve ehl-i kitap anlatılır. Onların nesnel gerçeklikleri, somut ilişkileri ve realiteleri ele alınır. ONTOLOJİK TEMEL VE CEMİYET-İ KAMİL Kur’an’da toplum, nesnel gerçekliklerden önce ontolojiktir. Metafizikle irtibatlıdır. Allah’ın El-Cami sıfatının varlıktaki tezahürüdür. Kayalar, bitkiler, ağaçlar ve insanlar el-cami sıfatının tecellisiyle cem olur, toplaşırlar. Allah’ın kitabında hayvanları bir ümmet olarak tanımlaması bu açıdan oldukça dikkat çekicidir. Hakikaten hayvanlar beraber yaşar, aralarında kavga ve çekişme kadar dayanışma ve yardımlaşma da vardır. Kurtlar, arılar, hacı leylekler hepsi cem halinde yaşar, cemiyet olurlar. İnsanlar da Allah’ın cami sıfatının tecellisiyle toplum haline gelir, cemiyete dönüşürler. Kur’an’ı Kerim’de bu hakikat şöyle ifade edilir “Ümmetlerden her birinin bir yönü vardır, o ona yönelir. Haydi, hep hayırlara koşun. Nerede olursanız olun Allah hepinizi bir araya toplarcem eder.” Bakara, 148 Ayette, toplumların çeşitli veçhelere sahip oldukları, ancak Kâbe’ye yönelerek namaz kıldıklarında cem oldukları ifade edilir. Başka bir ifade ile insanlar, toplum halleriyle farklı çeşitli veçhelere sahipken namaz kılmak için Allah’a yöneldiklerinde cem haline gelirler. İnsanlar, Allah’ın Evi’ne yönelerek Allah’ın cami sıfatının tezahüründe bulunurlar. Bu da insanları ortaklaşa hale getirir, toplar, cemiyet yapar. Toplum bilincinin kökeninde Allah’ın cami sıfatı yer alır. Bundan dolayı İslam düşünürleri toplumların doğuşunu “tesanüt ve teavün” ilkeleriyle açıklarlar. Farabi, Miskeveyh, Gazali gibi sosyal teorisyenler, toplum bilincini ontoloji ile inşa ederler. Örneğin Farabi “Faziletli Medine” adlı çalışmasının ilk bölümünü tamamen ontolojiye ayırır. Kitabın üçte birisi Allah, yaratılış ve yaratılış katmanları üzerinedir. Bundan sonra da toplum teorisini inşa etmeye geçer. Böylece topluma bir ontolojik temel inşa eder. Böylece toplumun dünyadaki varlığı, dünya ötesi metafizik varlığa uzanır. Toplumun ontolojik boyutuyla bağlantılı bir şekilde, Kur’an’ı Kerim’de önemli ilkeler vaz edilir. Bunlar sünnetullah kapsamında ifade edilen sosyolojik prensiplerdir. İman eden toplum, şükreden toplum, iyi ve kötüye ayrılan toplumlar, hakka rehberlik eden ve adaleti icra eden toplum Araf, 181, kendini değiştiren toplum… Bütün bu toplum vasıfları evrensel bir gerçeklik olarak konulur. Zamana, tarihe ve yaşanılan döneme bağlı bir nitelik olarak ele alınmazlar. Bundan dolayı da bütün zamanlarda ve bütün tarihlerde karşımıza çıkabilecek toplumsal özellikler ifade edilir. Aynı şekilde zulmeden toplum, günahkâr toplum, kâfir toplum, körelmiş toplum, ezilmiş toplum, aşırı toplum haddi aşan toplum, cahil toplum gibi “kötü toplumlardan”dan da bahsedilir. Bahsedilenlerden iki ana toplum biçimi ortaya çıkmaktadır. Birincisi Cemiyet-i Kamil’i temsil eden toplum, diğeri ise cahil toplum. “Vasat Ümmet”, hayrı teşvik eden, akıl eden, düşünen, hidayet üzerine olan, iman eden toplumdur; Cemiyet-i Kamil toplumlarının ortak adıdır. Bu, Tevbe suresinde Dar’us-Selam adıyla da anılır. Bu toplumlar tarih içinde adil olarak kurulmuş toplumlardır. Müslümanların örnek alması, yönelmesi ve yeniden inşa etmeleri gereken toplumlardır. Hz. Muhammed Medine’de bu toplum biçimini kurmuştur. Medine toplum sitesi, Kur’an’ın bahsettiği vasat ümmet’in dünyadaki var oluşudur. İdeal toplumun tarih içinde peygamber önderliğinde inşa edilmesidir. Bu, Cemiyet-i Kamil’in tarihteki somut modelidir. TOPLUMUN SAPMALARI VE CAHİLİ TOPLUM Allah’ın kitabında olumsuz toplum örnekleri de ele alınır. Bunların tümüne cahil toplum Araf, 138 adı da verebilir. Çünkü cehaletin ilimsiz, şuursuz, imansız, ahlaksız, ölçüsüz, şükürsüz gibi yönlerini taşır içinde. Cahili toplum nihayetinde sapma içinde olan, dalalette dolaşan, vahye kulak vermeyen, peygamber mesajına kalbini kapatan toplumdur. Yeryüzünde bu toplumların çeşitli örneklerine dikkat çekilir. Kur’an-ı Kerim’de cahili toplumlar çeşitli vasıflarıyla anlatılırlar. Önemli özellikleri arasında Allah’ın verdiği nimetleri anmamak, Allah’a iman etmemek, peygamberleri reddetmek, zalim olmak, haddi aşmak gelmektedir. Örneğin “tartı ve ölçüde”, “cinsel kimlikte” haddi aşan toplumların Allah’ın gazabıyla cezalandırıldıkları anlatılır. Şuayb toplumu, Nuh toplumu ve Lut toplumu bu kapsamda yer almaktadır. Bu toplumlar hudutları aşarak aşırıya kaçmışlar ve peygamberi dinlemeyerek dalaletlerinde ısrar etmişlerdir. Bundan dolayı da Allah’ın gazabıyla çeşitli cezalara duçar olmuşlardır. Kur’an’da bahsedilen toplumlar, Allah tarafından özel seçilerek ibret alınacak biçimde kurgulanarak anlatılmaktadır. Allah, bu toplum kıssalarını insanların bilinç dünyalarını uyandıracak ve toplumları keşfetmelerine katkı sağlayacak şekilde ifade etmektedir. Bu açıdan da mitolojiden tamamen farklıdır. Mitoloji, bütünüyle insan muhayyilesinin ürünü olan anlatılardır. İçinde kimi gerçekler de barındırmalarına rağmen sonuçta insan bilinci merkezdedir. Baştan başa insan hayalleri, rüyaları, gerçekleri insan bilinç dünyasıyla şekillendirerek yeniden üretme tutumu baskındır. Oysa Kur’an’daki toplum kıssaları cemiyet-i kamil ve cemiyet-i cahil tarzlarını insanlara göstermek içindir. Gerçekten yaşanmış bu olaylar Allah’ın kurguları, Allah’ın insanlara ibret olacak biçimde yorumladığı olaylardır. Toplum kavramı, en genel manasıyla Kur’an’da zamanlar üstü ve tarih üstü bir bağlama yerleştirilerek anlatılır. Nuh, Lut, Musa, Davut vb. toplumların bütün toplum zamanlarında geçerli olacak yönlerine dikkat çekilir. Bir açıdan Allah, toplumlar için her zaman geçerliliğini koruyacak prensipleri bu toplumlar örneğinde sunarak insanların daha iyi anlamasını sağlamaya çalışır. Elbette anlatı hem şiirsel hem de nesneldir. Bu yönüyle de hem gelenekçi hem de modern anlatılardan farklılaşır. İnsanın hem aklına hem de mitik yönlerine hitap eder. Müslümanlar bugün toplumsal kaoslar içinde yaşamaktadır. Kaosun ürettiği çatışma, yoksulluk, dalalet ve kargaşalardan kurtulmanın yolu, yeniden Allah’ın gösterdiği toplum idealine bakmak ve onu anlamaktan fıkh eden kalpler geçer. Cemiyet-i Kamil, bu toplum idealimizdir. Allah’ın cami sıfatının tezahür ederek var olduğu adil, hakperest, ahlaklı ve imanlı bir toplumdur. Peygamberimizin kıyamet gününde “ümmeti, ümmeti” dediği toplum da budur. Kaynak Ergün Yıldırım, Altınoluk Dergisi, Sayı 438 İslam ve İhsan
İktidar Tanımıİktidar kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;1. isim Bir işi yapabilme gücü, erk, kudret; “Bu iş benim iktidarım haricinde, demez mi?” – S. F. Abasıyanık 2. Bir işi başarabilme yetki ve yeteneği 3. Devlet yönetimini elinde bulundurma ve devlet gücünü kullanma yetkisi; “Almanya’daki öğrenciliğim Hitler’in iktidar yıllarına rastlar.” – H. Taner 4. Bu yetkiyi elinde bulunduran kişi ve kuruluşlarKur’an-ı Kerim’de İktidar Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Kehf Sûresi 84. Ayet; Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda amacına ulaşabileceği bir yol Sûresi 95. Ayet; Zülkarneyn, “Rabbimin bana verdiği imkan ve kudret, sizin vereceğiniz vergiden daha hayırlıdır. Şimdi siz bana gücünüzle yardım edin de, sizinle onların arasına sağlam bir engel yapayım” Sûresi 41. Ayet; Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a Sûresi 31. Ayet; Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Yüz ve el gibi görünen kısımlar müstesna, zînet yerlerini göstermesinler. Başörtülerini ta yakalarının üzerine kadar salsınlar. Zinetlerini, kocalarından, yahut babalarından, yahut, kocalarının babalarından yahut oğullarından, yahut üvey oğullarından, yahut erkek kardeşlerinden, yahut erkek kardeşlerinin oğullarından, yahut kız kardeşlerinin oğullarından, yahut müslüman kadınlardan, yahut sahip oldukları kölelerden, yahut erkekliği kalmamış hizmetçilerden, yahut da henüz kadınların mahrem yerlerine vakıf olmayan erkek çocuklardan başkalarına göstermesinler. Gizledikleri zinetler bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar. Ey mü’minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!Nûr Sûresi 55. Ayet; Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta Sûresi 6. Ayet; Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri gösterelim. Sponsorlu Bağlantılar Ahkâf Sûresi 26. Ayet; Andolsun, size vermediğimiz imkân ve iktidarı onlara vermiştik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermiştik. Fakat kulakları, gözleri ve kalpleri kendilerine bir yarar sağlamadı. Çünkü Allah’ın âyetlerini inkâr ediyorlardı. Alaya aldıkları şey onları kuşattı.
örtünmeyle ilgili ayetler kuranda kadının calışması kuranı kerimde kadınlarla ilgili ayetler çalışmak ile çalışmakla ÇALIŞMA Kur'ân; iş yapılıp bir değer üretilmesini, hem kadından ve hem de erkekten isteyerek onları çalışmaya teşvik etmektedir. Kadının evin içinde veya dışında çalışarak ailenin geçimine katkıda bulunması, onun en doğal görevi ve hakkıdır. Birbirini tamamlamak için yaratılan eşlerin işbirliği yaparak yan yana çalıştığı bir ortamda, sorunlar daha iyi çözülür, toplum da kalkınarak gelişir. Kadın hem seçme ve hem de seçilme hakkına sahiptir. Her türlü özel ve kamu devlet hizmetlerinde her kademede çalışıp yönetici olabilecekleri gibi, devlet başkanlığı da yapabilirler. Kur'ân'ı Kerîm'de kadının çalışamayacağı veya yönetici olamayacağına ait hiçbir yasa yoktur. Çok çalışılması, ancak insanlara faydalı olacak işler üretilmesi öğütlenmektedir. Gerek kadın ve gerekse erkek iman ederek, insanların hayrı ve mutluluğu için barışa yönelik iyi ve güzel işler salih amel sergilemelidir. Bunun ödülü; bu Dünya'da rahat ve huzurlu bir hayat,ahirette de cennettir. Çok çalışarak salih amel sergileyenler, Allah katında varlıkların en hayırlılarındandır. Hz. Peygamber'den sonraki çağlarda; maalesef kadınlar aşırı örtünerek eve kapatılmış, hürriyetleri de kısıtlanarak bilgi, eğitim ve çalışmadan yoksun bırakılmıştır. Bu zulmü kadınlarına uygulayan bazı İslâm ülkeleri de, onların büyük gücünden istifade edemediklerinden geri kalmışlardır. KADIN-ERKEK ÇALIŞIP İŞ ÜRETİN 3/195 Hiç kuşkunuz olmasın ki Ben, sizden kadın-erkek çalışıp iş ve değer üreten hiç kimsenin ürettiğini zayi etmeyeceğim. 9/105 ... İş yapıp değer üretin; Allah, O'nun Resulü ve iman sahipleri yaptıklarınızı göreceklerdir... Kur'ân; kadının çalışmasına karşı çıkmadığı gibi, onu çalışmaya teşvik ediyor. Kadının; evinde ve evinin dışında çalışarak, ailenin ihtiyaçlarını karşılamada kocasına yardımcı olması, Kur'ân ve Sünnet Hz. Peygamberin söz ve davranışları açısından en doğal hakkıdır. sonra kadının çalışması hakkında bazı kısıtlamalar olmuşsa da, bunun İlâhî Yasalar ve Hz. Peygamber'imizin tatbikatları ile hiçbir ilgisi yoktur. Ailenin giderlerini karşılamada eşlerin kabiliyetlerine uygun olarak çalışmaları ve birbirine yardımcı olmaları, Dünya hayatında bollaşmayı ve rahatlığı getirir. Ailede kadın ve erkek, birbirlerini tamamlayıcı özelliklerinden dolayı iş bölümü yapmıştır. Yaratılış kapasitesi ve kabiliyetine göre kadının öncelikli görevi; evin idaresi, sevgi ile eğitme yeteneğinden dolayı çocuğun bakımı ve yetiştirilmesidir. Erkeğin ise öncelikli olarak ailenin geçimi ile yuvanın dış etkenlerden korunmasıdır. Ailede zorunluluk hallerinde şartlar değiştiği zaman, eşler yapılacak işlerde birbirlerine yardım ettikleri gibi, ihtiyaca göre görevlerinin değişmesi de mümkün olabilir. Önemli olan sevgi, saygı ve merhamet duyguları ile ailenin korunması ve devamlılığıdır. Rûm 30/21 Birbirinizle huzur ve sükûnet bulasanız diye, size kendi cinsinizden eşler yaratıp, aranıza sevgi ve merhamet koyması, Allah'ın ayetlerindendir. BARIŞA YÖNELİK GÜZEL İŞLER YAPIN 4/124 Erkek veya kadın, inanmış olarak kim barışa yönelik güzel işler salih amel yaparsa, cennete gireceklerdir. 16/97 Erkek yahut kadın, her kim inanmış olarak barışa yönelik bir iş salih amel yaparsa, muhakkak ki onu güzel bir hayat ile yaşatacağız ve böylelerinin ücretlerini, işleyip ürettiklerinin en güzeli ile karşılarız. Kur'ân, kadın ve erkeği şöyle uyarıyor. Fussilet 41/46 Kim, barışa yönelik bir iş yaparsa kendi iyiliğindendir. Kim de kötülük yaparsa kendi zararınadır. Çalışınız; ancak kötü işler değil, barışçıl güzel işler salih amel sergileyiniz.» Amel, lugat manası çalışma, iş, faaliyet, niyetli davranıştır. Salih ise sulh kökünden gelir Barışçı, olumlu, temiz, güzel, erdirici, huzur ve mutluluk getirici manalarını taşır. Salih amel; barışa yönelik iyi ve hayırlı iş demektir. Şu halde gerek kadının gerekse erkeğin çalışmaları, öncelikli olarak insanların hayrına ve mutluluğuna katkıda bulunacak hizmetler olmalıdır. Örneğin; para, pul, şöhret değil de birinci derecede insanlara faydalı olmak için çalışan, hayır cemiyetlerinde vazife alan, ihtiyaç sahiplerinin sorunlarını Allah rızası için gideren bir kadın, muhakkak ki sâlih amel sergilemektedir. Sadece maddi çıkar düşünmeden, öğrencilerine sevgi ile hizmet için yaklaşan, onların faydalı bir insan olarak yetişmelerine özveri ile gayret gösteren bir kadın öğretmen de, insanların hayrına ve mutluluğuna katkıda bulunmaktadır. Nisa 4/34 ayeti önemli bir konuya açıklık getirmektedir ...Saliha kadınlar saygılıdır; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar... Saliha kadınlar; kocaları ile aralarında sevgi, saygı ve merhamet duygularını taşıdıklarından, birbirlerine karşı saygılıdır, nasıl ki Yüce Allah kendilerini koruyorsa onlarda mal, aile sırları, namus gibi gizliliği gerektiren hususları koruyarak, yuvanın devamını ve huzurunu sağlarlar; çocuklarını da gelecek neslin modern çağına ulaştıracak şekilde yetiştiren ve eğiten böyle saygı değer bir ev kadınının da gayret ve çalışması, salih amelden başkası değildir. Beyyine 98/7 İman eden ve salih amel sergileyenler, varlıkların en hayırlılarındandır. SÜNNET'E GÖRE ÇALIŞMA Hz. Peygamber'in ordusunda birçok defalar silâhlı olarak çarpışan kadınlar yer almıştı. Askeri seferler esnasında karargahta kadın hastabakıcılar bulunuyordu. Bizzat Medine'de bile bu konuda sık sık hemşire Rufeyde'nin çadırından bahsedilmektedir. Hatta bu çadırın Medine'de Büyük Cami'de kurulduğu olmuş ve buraya yaralılar nakledilmişlerdir. Herhalde Rufeyde'nin sıradan bir hastabakıcı hemşire olmaktan öte, daha ileri bir durumu vardı. İbn Hişâm' ın dediğine göre o, Eslem Kabilesi'ne mensup olup yaralıları tedavi eder ve gönüllü olarak bütün müslümanların hizmetine koşardı. Allah'ın Resul'ünün eşlerinden Hz. Âişe, İslâm ordusunun birçok seferlerine katılmış, yemek pişirme, su taşıma ve hastabakıcılık gibi birçok hizmetlerde bulunmuştu. Kadınlar işleri için sokağa çıkarlardı ve bu Hz. Peygamber'in örtünmeyi emretmesinden sonra da devam etti. Bazı kadınlar satmak veya kendi develerine vermek için sokaklarda hurma çekirdeği topluyorlardı. Kadınlar; erkeklerin de bulunduğu camilere namaza gelirler, kadın ahpaplarını ziyarete giderlerdi. zevceleri de dostlarını ve ebeveynlerini kabul ederler ve diğer zaruri işleri yaparlardı. Bu devirde Kur'ân cüzleri hariç, okunacak fazla birşey yoktu; buna mukabil şiirler okunarak, hikâye ve diğer masallar anlatılarak eğlenilirdi. Hz. Ömer'in akrabalarından bir hanım olan Şifâ bint Abdillâh, İslâm'dan evvel bile okuma-yazma biliyordu; işte Hz. Peygamber in hanımı Hafsâ'ya bu sanatı öğreten odur. Bazı delillere bakacak olursak, Hz. Peygamber kendisini bazı pazar sûk işlerinde de görevlendirmişti. Bazılarına göre ise bu atama işi Hz. Ömer'in halifeliği zamanında cereyan etmişti. Mümkündür ki Hz. Ömer, Hz. Peygamber'in ona bıraktığı ayni görevde bu hanımı vazifelendirmeye devam etmiştir. Durum ne olursa olsun bu hanım sahabenin en azından ticarî anlaşmazlıklar üzerinde yargılama yetkisini kullanması gerekmiştir. Taberi'ye göre kadınlar her nevi konularda hakimlik etme imkân ve hakkına sahiptiler; Ebû Hanîfe bu kuraldan adam öldürme gibi sadece bazı ağır dava konularını ayırırdı.» Bkz. Hamidullah-İslâm Peygamberi II İYİLİĞİ EMREDER KÖTÜLÜĞÜ MEN EDER 9/71 İnanan erkekler ve inanan kadınlar birbirlerinin veli dost ve yardımcı sıdır. İyiliği emrederler, kötülükten men ederler... Ayet, açık olarak kadın-erkek eşitliğini vurgulamaktadır. Allah katında kul olma sorumlulukları ile değer ve hak yönünden durumları birbirine eşittir. Kadın ile erkek; dost olarak her alanda birbirlerine yardım etmeli, yaşamları boyunca el ele vererek işbirliği yapacakları gibi, sorumlulukları da birlikte paylaşmalıdır. Görevleri gereği iyiliği emredecekler, kötülükten vazgeçirmeye çalışacaklardır. Kur'ân'ı Kerîm; kadın ile erkeğin yan yana çalıştığı bir toplumda, sorunların çözülerek gelişebileceğini vurgulamaktadır. Ancak; kadının sosyal hayata girmesini önleyen ülkeler, her alanda geri kalmışlardır. Ayetten kesin olarak anlaşıldığı gibi kadın hem seçme hem de seçilme hakkına sahip olduğu gibi, devlet başkanlığı dahil her türlü özel ve kamu görevinde de çalışabilir. Yeter ki o işin gerektirdiği kabiliyet, bilgi ve iradeye sahip olsun. En üst yönetici olarak bir kadın başbakanı Ülkemiz yetiştirmiş, Dünya'nın birçok bölgelerinde de kadın başbakanlar görev yapmışlardır. Kur'ân'ı Kerîm'de kadının yönetici olamayacağına dair hiçbir yasa bulunmadığı gibi, olabileceğine dair önemli bir örnek vardır. İslâm bilginleri; kadının da devlet başkanı olabileceğini, Kur'ân'ın Neml 27/22-44 ayetlerini kanıt olarak göstermektedirler. Öykü şöyledir Saba'lıların başında bir kadın hükümdar olan Melike Belkız bulunuyordu. Bunlar Allah'ı bilmiyorlar, Güneş'e tapıyorlardı. Hz. Süleyman durumlarını öğrenince, bir mektup yazarak onları Hak Dini'ne davet etti; eğer kabul etmezlerse Ülkelerini istilâ edeceğini bildirdi. Toplumunun yükümlülüğünü taşıyan Melike Belkız, Kur'ân'ın öngördüğü bir kuruluş olan danışma meclisine danıştı, sorumluluğu üstlenerek sulh yoluyla anlaşmak için girişimlerde bulundu. Neticede Hak Dini'ni kabul etti ve Hz. Süleyman'ın yanında Allah'a sığınarak teslim oldu. Kur'ân, bu öyküyü yazmakla olaylardan ders ve örnek alınmasını istemiştir. Güneş'e tapması dışında, Melike Belkız'ın toplumuna danışması, meclisin savaşma tavsiyesine rağmen sağduyusu ve ileri görüşlülüğü ile karşı tarafa elçi göndererek anlaşma istemesi, Hz. Süleyman'ın uyarısı ile gerçekleri görüp Yüce Allah'a teslim olması yöneticiliği bakımından olumlu bulunmuştur. Bu öyküden çıkan netice; kabiliyet ve yeterlilik özelliklerine sahipse, kadının da lüzum ve ihtiyaç hallerinde devlet başkanı da olabileceğidir. PEYGAMBER HANIMLARINA ÖZEL YASA 33/32 Ey Peygamber Hanımları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz... Yüce Allah, Hz. Peygamber hanımları ile ilgili özel yasa çıkarmıştır. Diğer kadınların dışında, yalnızca Allah Resul'ünün eşleri ile ilgiliydi. Çünkü onlar, ayrı bir özellik taşıyorlardı. Hem Hz. Peygamber'in eşleri ve hem de müminlerin anneleri idi. Ahzâb 33/6 O Peygamber, müminlere kendilerinden daha dost,daha yakındır. Onun eşleri de müminlerin anneleridir... Bunun için onların yaptığı hataların cezaları, diğer kadınların iki katına çıkarıldı. Ahzâb 33/30 Ey Peygamber Hanımları; sizden kim kanıtlanmış bir edepsizlik yaparsa, kendisi için azap iki katına çıkarılır... Toplumdaki bozguncuların dedikodu yaparak kargaşa çıkarmamaları için; Hz. Peygamber'in Hanımları yürüyüşlerine ve ses tonlarına dahi dikkat edecek ve önemli işleri dışında evde oturarak ibadetle meşgul olacak, mümin hanımlarına da Kur'ân ile ilgili bilgiler vereceklerdi. Ahzâb 33/ 32-33 Ey Peygamber Hanımları...sözü yumuşak tahrik edici bir tarzda söylemeyin ki, kalbinde hastalık bulunan kimse ümide kapılmasın... Evlerinizde oturun. İlk cahiliye yürüyüşü gibi kendinizi teşhir ederek yürümeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve Resul'üne itaat edin... Kur'ân, Hz. Peygamber'in evine giren müminleri de şöyle uyarıyor. Ahzâb 33/53 Ey iman edenler! Size bir yemek için izin verilmedikçe Peygamber'in evlerine girmeyin... Peygamberin eşlerinden birşey istediğinizde, onlardan perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz için, hem de onların kalpleri için daha temiz bir yoldur... İslâmiyet'i kendi bencil nefisleri istikametinde yorumlayarak değiştiren bazı guruplar, yalnızca Hz. Peygamber'in hanımları için öngörülmüş olan özel hükümlere; uydurma hadisler ilâve ederek hedef şaşırtmışlardır. Oysa Kur'ân'da Allah Resul'ünün eşleri ile ilgili özel hükümler dışında, kadınların eve kapatılması, öğrenim görmemeleri ve çalışmamaları ile ilgili hiçbir ayet olmadığı gibi, aksine çalışıp ilim sahibi olunması için birçok teşvik edici yasalar bulunmaktadır. Hz. Peygamberden sonraki devirlerde haremlik-selâmlık kurarak, aşırı örtünmeye mecbur ederek, eve kapatarak, çalıştırmayarak kadınlara büyük zulümler yapılmış, onların cahil kalmalarına sebep olunmuştur. Nüfusun yarısını teşkil eden kadınlarını sosyal hayata sokmayan bazı İslâm Ülkeleri onların büyük gücünden yararlanamamış, her alanda geri kalarak da gelişememişlerdir.
kuranda iş ile ilgili ayetler