Andolsun İsrailoğullarından sağlam söz almış ve onlara peygamberler göndermiştik. Fakat her ne zaman bir Peygamber, onlara nefislerinin hoşlanmadığı bir hükmü getirdiyse; onlardan bir kısmını yalanladılar, bir kısmını da öldürdüler. 71. (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Rüyakonusuna Kur’an-ı Kerim’de özellikle Yusuf Suresi’nde değinilmiştir. Bu surede Hz. Yusuf’un rüyaları söz konusu edilir ve Yusuf’un kendisiyle aynı zindanda olan 2 gencin rüyaları için yaptığı rüya tabirleri anlatılır. Ayrıca yine Kur’an’da yer alan el-Fetih, es-Sabbat ve el-İsra surelerinde Hz. Felak Nas Suresi Oku - Felak ve Nas Suresi Türkçe Anlamı, Arapça Okunuşu, Yazılışı, Diyanet Meali, Fazileti ve Tefsiri 13.07.2022 - 15:57 Güncelleme: 13.07.2022 - 15:57 Rabbin kullara (zerre kadar) zulmedici değildir.” (Fussilet suresi 46. ayet) “İşte bu (Kur’an), kendisiyle uyarılsınlar, Allah’ın ancak bir tek Tanrı olduğunu bilsinler ve akıl sahipleri iyice düşünüp öğüt alsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir.” (İbrahim suresi, 52. ayet) “Allah dileseydi, sizi Hamdise sadece canlı varlık­ lara, iyiliklerden sonra yapılır ve teşvik edilir. Bu yapısıyla medh, hamdden daha geneldir. 2. Hamd ile şükür arasındaki farka gelince, hamd, kişinin kendisine veya başkasına iyilikte bulunması halinde yapılabilirken, şükür kişinin sadece kendisine yapılan iyilikler için gerçekleştirilir. cash. FELAK SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU, ANLAMI, ARAPÇA YAZILIŞI, TEFSİRİ VE ÖNEMİ Medine döneminde inmiştir. 5 âyettir. Felâk, sabah aydınlığı demektir. 1- Kul e'ûzü birabbil felak. 2- Min şerri mâ halak. 3- Ve min şerri ğasikın izâ vekab. 4- Ve min şerrinneffâsâti fil'ukad. 5- Ve min şerri hâsidin izâ hased. FELAK SURESİ ANLAMI 1- De ki "Sabahın rabbine sığınırım; 2- Yarattığı şeylerden gelebilecek kötülüklerden; 3- Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden; 4- Düğümlere üfürenlerin şerrinden; 5- Bir de kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden!" FELAK SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِقُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ ﴿٥ FELAK SURESİ NUZÜLÜ Mushaftaki sıralamada yüz on üçüncü, iniş sırasına göre yirminci sûredir. Fîl sûresinden sonra, Nâs sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayetler varsa da bk. Şevkânî, V, 615 üslûp ve içeriği bakımından Mekkî sûrelere benzediği görülür. FELAK SURESİ'NİN KONUSU Sûrede bazı kötülüklerden dolayı Allah’a sığınılması öğütlenmektedir. FELAK SURESİ'NİN FAZİLETİ Hz. Peygamber sahâbeden Ukbe b. Âmir’e şöyle buyurmuştur “Görmedin mi? Bu gece benzeri asla görülmemiş âyetler indirildi Kul eûzü bi-rabbi’l-felak ve Kul eûzü bi-rabbi’n-nâs” Müslim, “Müsâfirîn”, 264. Resûlullah, Felak ve Nâs sûrelerinin en güzel sığınma duaları olduğunu açıklamış ve çok okunmasını tavsiye etmiştir Dârimî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 25. Bu iki sûrenin faziletiyle ilgili diğer rivayetler için bk. İbn Kesîr, VIII, 550-553. FELAK SURESİ TEFSİRİ “Sabah” diye çevirdiğimiz felak kelimesi “yarmak” anlamındaki felk فلقmasdarından isimdir. Yarma ve çatlatma neticesinde meydana gelen şeyin sıfatı olarak kullanılmaktadır. Yaygın yoruma göre burada Allah’ın gece karanlığını yarması neticesinde meydana gelen sabah aydınlığını ifade eder. Ancak, bir sonraki âyetle bağlantısı dikkate alındığında kelimenin, “yokluktan yarılıp çıkan mahlûkat” şeklinde özetleyebileceğimiz daha genel bir anlam içerdiğini kabul etmek gerekir. Buna göre felak kelimesi kâinatın yokluk alanından belki bir patlama ile ilk meydana gelişini ve yaratılışını ifade eder. Bu cümleden olmak üzere arzdan kaynayan pınarlar, bulutlardan boşalan yağmurlar, tohumlardan filiz veren bitkiler, rahimlerden çıkan yavrular gibi Allah’ın kudretiyle bir asıldan, bir kaynaktan ayrılıp çıkan bütün mahlûkat felak kelimesinin kapsamına girer. Ayrıca –Muhammed Esed’in de belirttiği gibi III, 1324– felak kelimesinin, “bir belirsizlikten dönem sonra hakikatin ortaya çıkışı” şeklindeki tanımı Tâcü’l-arûs, “flk” md. dikkate alındığında “sabahın rabbi” deyimiyle “Allah’ın, hakikatin her şekildeki idrakinin kaynağı olduğuna ve bir kimsenin O’na sığınmasının, hakikatin ardından koşmak’ ile eş anlamlı olduğuna” işaret edildiği de düşünülebilir. Eski tefsirlerde felak kelimesine, “cehennemin ismi, cehennemde bir zindanın veya bitkinin ya da kuyunun ismi” gibi –bize göre isabetli olmayan– başka yorumlar da getirilmiştir meselâ bk. Taberî, XXX, 349-351; Şevkânî, V, 616-617. Yaratılmışlardan gelebilecek şerlerden Allah’a sığınmanın gereği vurgulan­mıştır. Bu ifade, maddî ve mânevî, dünyevî ve uhrevî, dış âlemde veya kişinin nefsinde, tabii ve ihtiyarî, her türlü şerri, kötülük ve zararı kapsamaktadır. Allah’ın yarattıklarının şerri, yaratma bakımından Allah’a ait olmakla beraber her yaratılanın aynı zamanda bizim bildiğimiz veya bilemeyeceğimiz bir hikmeti, bir faydası, ilâhî plana uygun bir fonksiyonu vardır. Ayrıca bu imtihan planında ve ortamında insana kötüyü isteyip istememe ve onu icra için iradesini harekete yöneltme yetisi verilmiştir. Öte yandan Allah’ın kötü olarak nitelemediklerini kötü sayan veya kötü kılanlar, bu sınava tâbi olan şuurlu varlıklardır yani kötülük onların tavrı, tercihi, kullanma ve uygulama biçimi ve yeri ile ilgilidir.“Gece” diye çevirdiğimiz gâsık kelimesine müfessirler “soğuk, Süreyya yıldızı, güneş, ay, yılan ve zarar veren her şey” mânalarını da vermişlerdir bk. Râzî, XXXII, 194-195; Şevkânî, V, 616. Buna göre bastırdığında soğuğun, battıklarında Süreyya yıldızı veya güneşin, tutulduğunda ayın, soktuğunda yılanın ve zarar veren her şeyin şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Ancak burada da müfessirlerin çoğunluğu bizim meâlde verdiğimiz “gece” mânasını tercih etmişlerdir. Çoğu zaman ve özellikle bu âyetlerin indiği devirlerin şartlarındaki insanlar için gece karanlığı korkutucu ve ürperticidir; faydaları yanında bazı sıkıntıları da vardır. Çünkü gece karanlığında insanın faaliyetleri zorlaşır, gündüzün yapılan işlerin bir kısmı gece yapılamaz, hatta bazan imkânsız hale gelir; yolcu yolunu şaşırır, düşmana karşı korunmak güçleşir. Râzî şöyle der “Geceleyin yırtıcı hayvanlar inlerinden, haşereler yerlerinden çıktığı, hırsızlar ve soyguncular hücuma geçtiği, yangınlar olduğu ve yardım imkânı azaldığı için gecenin şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiştir bk. XXXII, 195.“Çöken karanlık” mecazi anlamda zulüm ve cehalet karanlığı, karanlık düşünceler ve insanın içine çöken, onun ruh dünyasını karartan kin, öfke, şehvet ve kıskançlık gibi kötü huylar yahut ölüm, ümitsizlik ve karamsarlık gibi insanı korkutup kaygılandıran haller şeklinde de yorumlanabilir.“Üfürenler” diye çevirdiğimiz neffâsât kelimesi hem erkek hem de kadın için kullanılır bk. Abduh, s. 181. Âyet metnindeki ukad ise “düğüm” anlamına gelen ukde kelimesinin çoğuludur. “Düğümlere üfürenler” diye tercüme ettiğimiz ifade, “kadın sihirbazlar, sihirbaz insanlar, sihirbaz gruplar” anlamlarında da yorumlanmıştır bk. Zemahşerî, IV, 301. Zemahşerî, âyette Allah’a sığınılması emredilen asıl kötülüğün ne olduğu hususunda şu ihtimalleri sıralar a Sihir ve büyü ile uğraşanların yaptıkları işten ve bunun günahından; b Büyücü kadınların, bu işle insanları fitneye düşürmelerinden ve bâtıl şeylerle insanları aldatmalarından; c Sihirbazlar üfürdükleri zaman onların büyülemesinden değil, Allah’tan gelebilecek musibetlerden bk. IV, 301. Râzî, neffâsât kelimesini, “cinsel cazibeleriyle erkekleri âdeta büyülercesine etkileyip türlü türlü işler yaptıran kadınlar” şeklinde özetleyebileceğimiz mecazi bir anlamda yorumlamanın uygun olacağını belirtmiştir XXXII, 197. Bununla birlikte yaygın yoruma göre burada gerçek büyücü ve üfürükçüler kastedilmiş ve kadınıyla erkeğiyle büyü ile meşgul olan herkesin şerrinden Allah’a sığınılması emredilmiştir. Câhiliye döneminde ipi düğümleyerek ve düğümlere bir şeyler okuyup üfleyerek büyü yapıldığı birçok kaynakta zikredilmiştir. Âyette düğümlü ipe üflenerek yapılan büyünün etkisinden ve şerrinden değil, bunu yapanların kötülüğünden söz edilmiştir. Çünkü bu tür işlerle meşgul olanlar insanları aldatmakta, kafalarını karıştırmakta, onları bilhassa sıkıntılardan kurtulma hususunda gerçeklere yönelmekten ve bilime uygun tedbirlere başvurmaktan alıkoymakta, yanlış yollara ve davranışlara yönlendirmektedirler. Âyet, müminlerin büyücü ve üfürükçülere itibar etmemeleri, onlardan uzak durmaları, onlara değer vermekten sakınmaları gerektiğini de ortaya koymaktadır. Nitekim Taberî’nin naklettiği bir rivayete göre Hasan-ı Basrî, bu âyet söz konusu olduğunda “Sihre bulaşanlardan sakının” demiştir XXX, 353; bu konuda ayrıca bk. Bakara 2/102 .Felak ve Nâs sûrelerinin Medine’de indiğini söyleyen müfessirler burada bir yahudi tarafından Hz. Peygamber’e sihir yapıldığını, bu sebeple onun altı ay veya daha fazla bir süre rahatsızlanıp söylemediği bir sözü söylemiş ve yapmadığı bir şeyi yapmış gibi hayal ettiğini, bunun üzerine Felak ve Nâs sûrelerinin indiğini ve Resûlullah’ın bunları okuyarak şifa bulduğunu bildiren rivayetlere dayanmaktadırlar bk. Kurtubî, XX, 253. Ancak diğer Mutezile âlimleri gibi Zemahşerî de âyetle ilgili yorumunda, bu tür uygulamaların gerçekliğine ve etkilerine inanmayı kesinlikle reddeder bk. IV, 301. Son dönem âlim ve müfessirlerinden Muhammed Abduh, böyle bir olayın peygamberin ve vahyin sihir vb. beşerî etkilerden korunmuşluğunu ifade eden âyetlere bk. Mâide 5/67; Hicr 15/9 aykırı olduğunu ileri sürerek ilgili rivayetlerin kabul edilemeyeceğini söylemiştir Tefsîru cüz’i Amme, s. 181-182. Benzer görüş Reşîd Rızâ tarafından –mevcut psikolojik bulgulara da dayanılarak– daha ayrıntılı bir şekilde ifade edilmiştir bk. Menâr, I, 398 vd.. Bizim kanaatimize göre, bilgi ve inanç konularında mütevâtir olmayan rivayetlerin dayanak olamayacağı birçok Sünnî âlimin üzerinde birleştiği bir kural olup peygambere büyü yapıldığı iddiasının hem bilgi hem inanç alanlarıyla ilgisi bulunduğundan bu konuda mütevâtir olma değeri taşımayan rivayetlere itibar edilmemesi gerekir ayrıca bk. Alâeddin es-Semerkandî, Mîzânü’l-usûl, s. 434.“Kıskanç kişi” diye çevirdiğimiz hâsid kelimesi “kıskanmak” anlamına gelen hased kökünden sıfat olup kıskançlık ve çekememezlik duygusunun tesirinde kalan kişiyi ifade eder. Bu duygunun etkisiyle “birinin sahip olduğu nimetin zevalini arzulama” anlamına gelen haset, İslâm ahlâk kaynaklarında başlıca kötülük sebepleri arasında gösterilmiştir. Bir tür ruh hastalığı kabul edilen hased duygusunun insan tabiatındaki bencillik eğiliminden, dolayısıyla başkalarının kendisinden daha üstün durumda olmasına tahammül edememesinden kaynaklandığı, bu durumun onu bir tür bunalıma soktuğu bildirilmektedir. Bu sebeple âyette, kıskançlığı tutan hasetçinin şerrinden Allah’a sığınmanın önemine dikkat çekilmiştir bu konuda bilgi için bk. Bakara 2/109.FELAK SURESİ DİNLE Etiketler Felak Suresi Türkçe Okunuşu, Anlamı, Arapça Yazılışı, Tefsiri ve Önemi, Felak Nedir, Felak suresi ayeti, Felak suresi nuzulü, Felak suresi nerede indi, Felak suresi ne için indi Mekteb-i Derviş OKUNUŞU Kul e’ûzü birabbilfelak. Min şerri mâ halak. Ve min şerri ğasikın izâ vekab. Ve min şerrinneffâsâti fil’ukad. Ve min şerri hâsidin izâ hased. MEÂLİ ANLAMI Bismillahirrahmânirrahîm1,2,3,4,5. De ki “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.” FELAK SÛRESİ EZBERLE FELAK SÛRESİ NÜZUL SEBEBİ Kur’an-ı Kerîm’in yüzonüçüncü suresi. Kur’an’ın son sûresi olan Nâs suresi ile birlikte bu iki sûreye “Muavvizeteyn”* sığınma sureleri denilir. Bunların Mekkî mi Medenî mi olduklarına dair herhangi kesin bir rivayet yoktur. Felâk suresi beş ayettir. Konusu, yaratıkların şerri, hased ve sihirdir. Nüzûl sebebi hakkında da değişik bilgiler verilmiştir. Bunlardan en yaygın olanında; Lebid b. Asam adlı bir yahudi büyücü Hz. Peygamber onu yok etmek için büyü yaptı. Melekler Allah Resulu’ne büyüyü bildirdi. Cebrâil de Muavvizeteyn sûrelerini Cenab-ı Allah katından getirerek, onu büyüden kurtardı. Mu’tezile mezhebi, Hz. Peygamber’e büyü tesir etmez diyerek bu görüşü reddetmektedir . Felâk suresinin fasılası Dal, Be, Kaf harfleridir. “Be”, ortada yalnız olarak tam manasıyla bir fâsıla harfidir. Sahih hadislerde Hz. Peygamber’in yatarken İhlâs, Felâk ve Nâs surelerini okuyarak ellerinin içine üflediği sonra başından ve yüzünden başlayarak üç defa elinin eriştiği kadarıyla bütün vücudunu sıvazladığı bildirilmiştir. Müslümanlar da onu her şeyde örnek aldıkları gibi bu sünnete uymuşlar, beş vakit namazlarda Muavvizeteyn okumuşlar ve Allah’a emrettiği şekilde bütün şerlerden sığınmışlar ve Allah onları şerlerin her çeşidinden korumuştur Seyyid Kutub, F; Zılâli’l-Kur’an, XVI, 441-447; Mevdûdî, Tefhîmu’l-Kur’an, VII, 322-326; Mehmed Vehbi, Hulâsatü’l-Beyân, XV, 6619-6626, Ömer Nasuhi Bilmen, Kur’an-ı Kerîm’in Türkçe Meâli Alisi ve Tefsiri, VIII, 41 17-41 19; İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerîm Tefsiri, XV, 8809-8824; M. Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, VIII, 6367-6409 Adını ilk âyette geçen felak kelimesinden alır. Beş âyet olup fâsıla*ları ب، د، ق harfleridir. Nâs sûresiyle birlikte "muavvizeteyn", İhlâs ve Nâs sûreleriyle birlikte "muavvizât" adını alırlar. Felak ve Nâs sûrelerinin beraber nâzil olduğu konusunda ittifak varsa da Mekkî mi Medenî mi oldukları hususu ihtilâflıdır. Hasan-ı Basrî, Atâ, İkrime ve Câbir b. Zeyd'e göre bu iki sûre Mekkî, Abdullah b. Zübeyr ve Katâde'ye göre ise Medenî'dir. Sûrelerin Medenî olduğunu söyleyenlerin delillerinden biri, Medine'de bir yahudi tarafından Hz. Peygamber'e büyü yapılması üzerine muavvizeteynin indiği yolunda rivayet edilen hadistir Süyûtî, ed-Dürrü'l-mens̱ûr, VIII, 687-688; Şevkânî, V, 519. Âlûsî bu rivayete dayanarak sûrenin Mekkî olduğunu söyleyenlere itibar edilemeyeceğini ileri sürer Rûḥu'l-meʿânî, XXX, 278-279. İbn Abbas'ın bir rivayete göre Mekkî, bir başka rivayete göre Medenî dediği de nakledilir İbnü'l-Cevzî, Zâdü'l-mesîr, IX, 270; Ebû Hayyân el-Endelüsî, VIII, 529. Ancak muavvizeteynin üslûp ve muhteva bakımından Mekkî sûrelere benzerlik gösterdiği görülür. Öte yandan diğer peygamberler için olduğu gibi Hz. Peygamber hakkında da "sihirbaz, sihre yakalanmış" türünden iddiaların ileri sürülmesi, fiilen onun sihre mâruz kalmasını imkânsız kıldıktan başka Resûl-i Ekrem'e yönelik bu tür ithamları içeren ifadelerin Mekkî sûrelerde yer aldığı dikkat çekmektedir. Aslında Resûlullah'ın hayatına dair sahih rivayetlerle belgelenemeyen büyü iddiasına muavvizeteynin Medenî oluşuyla istidlâl edilmesi, delille delilin ispat edeceği konu medlûl arasında yer değiştirme gibi metot bakımından yanlış bir işin yapılması sonucunu doğurmaktadır. Buna göre önce Hz. Peygamber'e Medine'de büyü yapıldığının ve muavvizeteynin bu münasebetle nâzil olduğunun ispat edilmesi, sonra da bu sûrelerin Medenî özelliği taşıdığının ortaya konması gerekir. Halbuki bunların hiçbiri ilmen mümkün olmamaktadır. Abdullah b. Mes'ûd'un, Kur'an'dan olmadıkları gerekçesiyle Felak ve Nâs sûrelerini kendi tertip ettiği mushafa almadığı rivayet edilirse de Müsned, V, 129; İbn Kesîr, VIII, 549-551; Süyûtî, ed-Dürrü'l-mens̱ûr, VIII, 683 her iki sûrenin de Kur'ân-ı Kerîm'e dahil bulunduğu hususunda icmâ vardır ve resmî mushaflarda son iki sûre olarak yer almışlardır geniş bilgi için bk. MUSHAF; MUAVVİZETEYN; Buhârî, "Tefsîr", 113; Kurtubî, XX, 251; Şevkânî, V, 518-519. Sûreye felakın rabbine sığınma emriyle başlanmaktadır. Felak kelimesi etrafında çeşitli yorumlar yapmak mümkündür bk. Elmalılı, IX, 6367-6373. Ancak ilk âyetin bir sonraki âyetle bağlantısı hesaba katıldığı takdirde bu kelimenin, kâinatın yokluk alanından bir patlama ile ilk meydana gelişini ve yaratılışını ifade ettiğine hükmedilebilir. Çünkü ikinci âyet Allah'ın yarattığı her şeyin zararından, üçüncü âyet bastıran karanlıkların şerrinden Allah'a sığınmak gerektiğini bildirmektedir. Buradaki "bastıran karanlık" gece karanlığını, zulüm ve cehalet karanlığını, karanlık düşünceleri ve insanın içine çöken, onun iç dünyasını karartan kin, öfke, şehvet ve kıskançlık gibi şeyleri içine alan kapsamlı bir ifadedir. Dördüncü âyet, "düğümlere üfleyenlerin şerrinden" de Allah'a sığınmanın gereğini dile getirmektedir. Bu ifade, fiilen mevcut olup olmaması bir yana, varlığına inanılıp etkileri altında kalınan üfürükçülük ve büyücülük gibi ruhî etkileşimlerden başka, kötü fikirlerin ve sapık ideolojilerin tesiriyle insanların, içindeki inanç düğümlerinin çözülüp küfür ve ümitsizlik karanlıklarına düşmelerine de işaret etmektedir. Ayrıca âyetin, bir düğmeye basıp bir nükleer sistemi harekete geçirmek suretiyle doğabilecek büyük felâketlere de dolaylı bir şekilde değindiğini söylemek mümkündür. Sûrenin son âyetinde, kıskançlığı tutan hasetçinin şerrinden Allah'a sığınmanın önemine dikkat çekilmiştir. Gerek Felak sûresinde gerekse ardından gelen Nâs sûresinde kötülüklerinden Allah'a sığınılacak şeyler bildirilirken önce tabiat kuvvetlerinden, sonra kötü insanlardan, en sonunda da gözle görülmeyen varlıklardan cin söz edilmektedir ki burada somuttan soyuta, sakınılması kolay olandan zor olana doğru bir sıralanış dikkat çekmekte, dolayısıyla sığınmanın önemi ve yöntemi öğretilmektedir. Hemen belirtilmelidir ki sığınma yalnız sözle değil gelebilecek zararlara karşı mümkün olan bütün tedbirlerin alınmasıyla gerçekleşir. Sûrenin faziletine dair Hz. Âişe'den rivayet edilen bir hadise göre Resûl-i Ekrem rahatsızlık ânında ve gece yatağına gireceği sırada İhlâs, Felak ve Nâs sûrelerini okuyup avuçlarına üfler ve elleriyle bütün vücudunu sıvazlardı Buhârî, "Feżâʾilü'l-Kurʾân", 14; Ebû Dâvûd, "Edeb", 98; Tirmizî, "Daʿavât", 21. Ukbe b. Âmir'den gelen bir rivayette de Hz. Peygamber'in kendisine şöyle dediği belirtilmiştir "Ey Ukbe! Sen 'Kul eûzü bi-rabbi'l-felak' sûresini oku; zira Allah'a bu sûreden daha sevimli gelen ve daha beliğ olan hiçbir sûre okuyamazsın; mümkün oldukça onu oku" Müsned, IV, 149, 155 sûrenin fazileti hakkındaki diğer rivayetler için bk. İbn Kesîr, VIII, 550-553; Süyûtî, ed-Dürrü'l-mens̱ûr, VIII, 684-688; Şevkânî, V, 518-519. Bazı tefsirlerde yer alan meselâ bk. Zemahşerî, IV, 657; Beyzâvî, II, 629 ve muavvizeteyni okuyan kimsenin sanki Allah'ın indirdiği bütün kitapları okumuş gibi olacağını ifade eden hadisin mevzû olduğu kabul edilmiştir İbnü'l-Cevzî, el-Mevżûʿât, I, 239-241; Zerkeşî, I, 432. Kaynak Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi Kuran-ı Kerim’in 113. suresi olan Felak Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 5 ayettir. Felak Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet MealiFelâk SuresiFelâk Suresi, Medine döneminde inmiştir. 5 âyettir. Felâk, sabah aydınlığı demektir. Nas Suresi ile birlikte Felak Suresiyle birlikte bu iki sureye “Muavvizeteyn Sureler“ denilir. Kuran-ı Kerim’de sure sıralamasına göre son surelerden 113. Sure – Felak Suresi ve FaziletiNazar duası olarak bilinen Felak suresi ve Nas suresi İle İlgili HadislerUkbe İbnu Amir radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki “Bu gece indirilen ayetler var ya, onlar gibisi hiç görülmemiştir Kul eüzu bi-rabbi’l-felak ve Kul eüzu bi-rabbi’n-nas süreleri” Müslim, Misafırin 264, 814; Tirmizi, Sevabu’1-Kur’an 12, 2904, Tefsir, Muavvizateyn, 3364; Ebu Davud, Salat 354, 1462,1463; Nesai, İstiaze 1, 8, 251-254.Yatağa girdikten sonra, uyumadan önce “üç kere Ihlas, Nas, Felak okumak ve her okuyuştan sonra avuçlarına üfürüp ellerinin ulaştığı yerlerine sürmek, otuz üç defa subhanallah, elhamdulillah, allahu ekber demek” sünnettirPeygamber her yatağa girişinde İhlas-Felak-Nas surelerini üçer defa okur ve her defasında avucuna üfürerek bedenine sürerdi. Ayrıca hasta olduğunda da Felak-Nas surelerini okuyup üzerine üflerdi. Buharî, Fedailu’l-Kur’an,14.Cabir radıyallahu anh anlatıyor “Resûlullah aleyhissalatu vesselam bana “Ey Cabir oku!” dedi. Ben “Annem babam sana kurban olsun, ne okuyayım?” diye sordum. Bunun üzerine “Kul eûzu bi-rabbi’l-felak ve KuI eûzu bi-rabbi’n-nas sürelerini oku!” dedi. Ben de onları okudum. Resûlullah ilaveten “Bu iki sûreyi oku, bunlar gibisini asla okuyamıyacaksın!” dedi. Nesai, İstiaze 1, 8, 254.Ukbe bin Âmir radıyallahü anh anlatıyorBir zaman Peygamber efendimizle yolculuk yaparken şiddetli bir fırtınaya tutulduk. Resûlullah, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyup, bana buyurdu kiEy Ukbe,bu iki sûre ile Allaha sığın; zira Allaha hiç bir kul bunlardan daha fazîletli birşey ile sığınamaz!Hadîs-i şerîflerde buyuruldu kiKulhüvallahü ehad İhlas Suresi, Felak suresi ve Nas suresini sabah akşam üç defa oku! Bunlar sana Âişe vâlidemiz, Peygamber efendimizin yatacağı zaman, “İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini okuyup, ellerine üflediğini, sonra da elleri ile vücudunu sıvazladığını bildirmektedir.”İmâm-ı Rabbânî hazretleri de “Sıkıntılı zamanlarda dört kul’leri yani kulyâ, kulhüvallahü ehad, Felâk ve Nâs sûrelerini çok okumalıdır” sûresini çok okuyan kimseye, Cenab-ı Hak, kolay yollardan rızık nasip eder. İnsanların hasedinden, her türlü şer ve kötülüklerden muhafaza sûresini devamlı okumayı alışkanlık haline getiren kimse, daima sıhhat ve âfiyette olur. Nazara karşı okunursa, şifâ nefesini vermekte olan kimse için bu sûre okunursa, rûhu bedenden rahatça ayrılır. Yatağa girerken okuyan kimse, cin ve şeytan şerrinden kurtulur. Vesvesesiz, korkusuz rahat bir uyku Suresi Arapça – Türkçe Okunuşu, Diyanet Meali ve Türkçe AnlamıArapça YazılışıBismillâhirrahmânirrahîmFelak Suresi Türkçe OkunuşuKul eûzu bi rabbil felak felakı.Min şerri mâ halak halaka.Ve min şerri gâsikın izâ vekab vekabe.Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad ukadi.Ve min şerri hâsidin izâ hased hasede.Felak Suresi AnlamıDe ki “Ben, Felâk’ın Rabbine sığınırım.”Yarattıklarının karanlığı çöktüğü zaman gecenin düğümlere üfleyenlerin haset ettiği zaman, haset edenin Suresi Arapça Yazılışıبِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِقُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِۙ ﴿١﴾ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَۙ ﴿٢﴾ وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَۙ ﴿٣﴾ وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِۙ ﴿٤﴾ وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَFelak Suresi DinleOkuyan Abdurrahman El UssiKuran-ı Kerim Sureler Sıralı ListesiKur’ân-ı Kerim Nüzul İniş Sırasına göre SurelerKuran-ı Kerim Hakkında BilgiFatiha SuresiNas SuresiBakara SuresiBakara Suresi FaziletleriYasin suresiKısa Namaz Facebook’tan takip etmeyi unutmayın! Başa dön tuşu

felak suresi anlamı ve bu surede nelerden söz edilir